14 Şubat 2014 Cuma

Özür Dilerim Kitap da Yazdım ;)

İlk kitabım "Özür Dilerim Çok Sevdim", tüm kitapçılarda...
Herkes benden müzikle ilgili bir kitap bekliyormuş. Bunu da 41 ilişkili öyküden oluşan bir kitap çıkarttığımda anladım :). Müziksiz hayat mı olur, bir gün onu da yazarız.
Bu kitabın kahramanı ve ilk sözüne dair bir
şeyler paylaşmak isterim

İLK SÖZ...
Küçük yaştan itibaren biz erkeklere güçlü olmayı, sert olmayı, duygularını; dolayısıyla zayıflıklarını göstermemeyi öğrettiler. Üstelik erkeği kayıran cinsiyetçi zihniyet bunu anneleri kullanarak yaptı. Bu nedenle hayattaki temel meselesi  “iktidar” olan erkekler yetişmesine çok şaşırmamak lazım. Her anlamda bir iktidar takıntısı var erkeklerin…

Ama erkeklere kızmamak gerekiyor.
Çünkü “Adam gibi adam mı var?”, “Sevgilim olacak erkek yok!” diye ortalarda dolaşan kentli kadınlar da evlenip yuva kurar kurmaz bu mekanizmaya hizmet eden birer anneye dönüşmeyi hayal ediyorlar.
Aile evindeyken “var olmak” için ne kadar kavga etmiş olsalar da sonunda annelerine dönüşüyorlar. Küçük kız kardeşleri varsa bunu daha evlenmeden yapmaya başlıyorlar hatta.

Erkeğin en nezaketli, en aile babası, en güvenilir, en prens hallerine güzelleme yapıyor ama en maço, en sert, en kıskanç, en müdahil adamları görünce “heyecanlanıyorlar”…
O kadınlar da bu “yetiştirme sistemi”nin önemli birer dişlisi çünkü. Yakınıyorlar, söyleniyorlar ama çarkı bilerek ya da bilmeyerek bizzat döndürüyorlar.

Bu kitapta; çok sevmiş, sevdiğinde kalbini ardına kadar açmış, becerebildiği kadarıyla kendini sevdiği kadının yerine koymuş, bu nedenle çok yara almış ama yine de sevmekten yılmamış bir adamın hikâyesini okuyacaksınız.

Yaptığı iyi şeylere; kendine zarar verişlerine ve hatalarına da şahit olacaksınız.
Tek bir iddiam var; neresinden bakarsanız bakın okuduklarınızın “gerçek” oldukları hissine kapılacaksınız hatta ikna olacaksınız. Kimin hikâyesi olursa olsun… Gerçekler mi? Yalan olmadıkları kesin.

Aşkın bir efendi-köle ya da iktidar oyunu olmadığına inanan; “beni büyütmeyen, değiştirmeyen; kendimi sorgulatmayan şey aşk değildir” diyen biriyseniz kendinizden izler bulmanız da mümkün… 
İşin ilginç yanı; öyle biri değilseniz bile sizden izler var bu kitapta.
Bu kitaptaki adam da, sizin gibi çelişkileri olan bir insan çünkü. Hayatın kendisi gibi...

Yine de öyle biri değilseniz; “başka bir hayat mümkün” diye düşündürmesini umarım.
Siz aşkın girdaplarında kendinizi ararken başınıza gelenler hayatın kendisi; aşk eşittir hayat.
Ölüm, sizi ayakta tutan dostluklar ve tüm zorluğuna karşın sahip çıktığınız aşkınız sizi “adam” yapıyor. Ben bir tek bunu öğrendim hayattan. Gerisi çorap söküğü…

Sonunda, yaşadıklarım esnasında içimi üzerine döktüğüm kağıtları bir araya getirdim.
Aslında tam olarak getirdim sayılmaz. O kâğıtlar ben üzerlerine yazdıklarımı yeniden okuyunca gözümün yaşına bakmadan gidişatımdaki yerlerini buldular.
Eliff de, 15 yıl önce okumaya başladığı bu küçük hikâyenin içini burkan cümlelerine tutunup kalbinden geçenleri çizdi kenarına…

“Özür Dilerim Çok Sevdim” diyorum ama yaptığımdan zerrece pişman değilim.

Bu daha çok; “Hiç kusura bakmayın, ben bildiğim gibi sevmeye devam edeceğim” demek galiba…