İş güvenliği bir "maliyet kalemi" değildir... İhale yasası kevgire dönmüştür.
Bu ihaleleri alanlar belki "arkalarının kuvvetli" olduğunu düşündüklerinden, emekçinin canını hiçe saymaktadırlar. Temel mesele budur... Bugün de
bağımsız sendikaların, meydanlarda hakkını arayan işçilerin, 1
mayısların, o meşhur "bir torba kömür"ü çıkartırken
ihmal nedeniyle ölmenin ne manaya geldiğini anlamıyorsanız söz biter. Kader diyemezsin, sen kendin ettin!
Özel
sektörün işlettiği maden ve taş ocaklarının büyük çoğunluğunun mevzuata
uygunluğunu "denetleyen", güya "bağımsız" "teknik denetçi"lerin
maaşlarını yine işletmeci şirketin ödediğini biliyor muydunuz?
Çalışma
Bakanlığı'nın uzaktan kumandalı "genel" denetimleri zaten caydırıcı
değildir. Hah, işte şimdi öğrendiniz! Maaş diyorum, rüşvet falan değil,
sistem böyle çalışıyor. Çark böyle dönüyor... Sonucu da bu işte... Daha
çok para hırsı, sarı sendika, keyfi özelleştirme, ihale yasasının
sayısız ihlali, maaşlı denetçi ve yüzlerce ihmal "şehidi"... Kader
diyemezsin, sen kendin ettin!
Vardiya
değişimi sırasında neden vardiyası bitenler önce çıkmıyor da vardiyası
başlayanlar madene iniyor hiç düşündünüz mü? Yani, neden 2 vardiya aynı
anda madenin içinde? Sebep: "kazma teslimi"... Yani aşağıdakiler,
kazmaları teslim etmek için yeni vardiyayı bekliyor. Hiç kimse de
demiyor ki "Kardeşim mazallah 2 vardiya aynı anda aşağıdayken bir
patlama olsa bunun vebalini nasıl öderiz?" Kazma teslimi
dediğin basit bir mevzuat maddesi... Aklı selim insan böyle bir devir
teslim kuralının mantığını anlamaz, isyan eder... Ama, "önce insan"
demezsen; o kazmanın güvenliğini daha çok önemsersen sermaye sahibi
olarak; her kurala bir de kulp vardır... Denetleyenler de kulba kulp
takar, olay budur. Sırf bu bile ne kadar net bir gösterge...
Kader diyemezsin,
sen kendin ettin!
TEDBİRSİZ TEVEKKÜL OLMAZ
Bir
olaya "iş kazası" denmesi için; o olayın; engellenmesi amacıyla her
türlü önlem alındıktan sonra gerçekleşmesi gerekir. Türkiye'de adına "iş
kazası" dedikleri olayların %98'inin "önlenebilir" olduğu istatistiksel
bir bilgidir. "Fıtrat" dedikleri de kamuoyunu yanıltmaktan öte hiçbir
anlam taşımaz. "Kader" dersen şayet onun adı da din sömürüsüdür. Bizden
daha büyük "alimsiniz" ya o zaman bilirsiniz; tedbirsiz tevekkül
olmaz...
CAMUS SPOTU: Bir ülkenin nasıl bir ülke olduğunu anlamak istiyorsanız, o ülkedeki insanların nasıl öldüklerine bakın!