14 Mayıs 2014 Çarşamba

Kader Diyemezsin, Sen Kendin Ettin!

İş güvenliği bir "maliyet kalemi" değildir... İhale yasası kevgire dönmüştür. Bu ihaleleri alanlar belki "arkalarının kuvvetli" olduğunu düşündüklerinden, emekçinin canını hiçe saymaktadırlar. Temel mesele budur... Bugün de bağımsız sendikaların, meydanlarda hakkını arayan işçilerin, 1 mayısların, o meşhur "bir torba kömür"ü çıkartırken ihmal nedeniyle ölmenin ne manaya geldiğini anlamıyorsanız söz biter. Kader diyemezsin, sen kendin ettin!
Özel sektörün işlettiği maden ve taş ocaklarının büyük çoğunluğunun mevzuata uygunluğunu "denetleyen", güya "bağımsız" "teknik denetçi"lerin maaşlarını yine işletmeci şirketin ödediğini biliyor muydunuz? 
Çalışma Bakanlığı'nın uzaktan kumandalı "genel" denetimleri zaten caydırıcı değildir. Hah, işte şimdi öğrendiniz! Maaş diyorum, rüşvet falan değil, sistem böyle çalışıyor. Çark böyle dönüyor... Sonucu da bu işte... Daha çok para hırsı, sarı sendika, keyfi özelleştirme, ihale yasasının sayısız ihlali, maaşlı denetçi ve yüzlerce ihmal "şehidi"... Kader diyemezsin, sen kendin ettin! 
Vardiya değişimi sırasında neden vardiyası bitenler önce çıkmıyor da vardiyası başlayanlar madene iniyor hiç düşündünüz mü? Yani, neden 2 vardiya aynı anda madenin içinde? Sebep: "kazma teslimi"... Yani aşağıdakiler, kazmaları teslim etmek için yeni vardiyayı bekliyor. Hiç kimse de demiyor ki "Kardeşim mazallah 2 vardiya aynı anda aşağıdayken bir patlama olsa bunun vebalini nasıl öderiz?" Kazma teslimi dediğin basit bir mevzuat maddesi... Aklı selim insan böyle bir devir teslim kuralının mantığını anlamaz, isyan eder... Ama, "önce insan" demezsen; o kazmanın güvenliğini daha çok önemsersen sermaye sahibi olarak; her kurala bir de kulp vardır... Denetleyenler de kulba kulp takar, olay budur. Sırf bu bile ne kadar net bir gösterge... 
Kader diyemezsin, sen kendin ettin! 

TEDBİRSİZ TEVEKKÜL OLMAZ
Bir olaya "iş kazası" denmesi için; o olayın; engellenmesi amacıyla her türlü önlem alındıktan sonra gerçekleşmesi gerekir. Türkiye'de adına "iş kazası" dedikleri olayların %98'inin "önlenebilir" olduğu istatistiksel bir bilgidir. "Fıtrat" dedikleri de kamuoyunu yanıltmaktan öte hiçbir anlam taşımaz. "Kader" dersen şayet onun adı da din sömürüsüdür. Bizden daha büyük "alimsiniz" ya o zaman bilirsiniz; tedbirsiz tevekkül olmaz... 

CAMUS SPOTU: Bir ülkenin nasıl bir ülke olduğunu anlamak istiyorsanız, o ülkedeki insanların nasıl öldüklerine bakın!