28 Mayıs 2013 Salı

BU ŞEHİR ARKANDAN GELECEKTİR!

Yüzünü betonlu, dolarlı, rantlı bir anlayışla soldurdukları bu dünya kentinin yeşil alanlarına Topçu Kışlası gibi kazuletler dikmek isteyen; Emek Sineması'nı göz göre göre yıkıp AVM yapacak olan zihniyete hiç kızmıyorum...

Marmara Denizi'nin altındaki arkeolojik kalıntılara çanak çömlek deyip sonra o çanak çömleği korumak için görevini yapan Anıtlar Kurulu'nu ve hepimizi aptal yerine koyarak; "çanak çömleği koruyorsun Topçu Kışlası'nı niye korumuyorsun" diye çıkışan; içine AVM, toplantı salonu koyacağı ve daha önce yıkılmış bir eserin uyduruk bir replikasından "tarihi eser"miş gibi bahseden beyefendiye inanan; "Emek Sineması'nı yıkmıyoruz en üst kata taşıyoruz" masallarıyla uyuyan, daha doğrusu Emek Sineması'nın İstanbul için arzettiği değerden bihaber yaşayan, yeşil alan olmadığı için mezarlıklarda, otoyol kenarlarında mangal yapan ama paradan başka değere inanacak hali kalmamış, sorgulamayan, hesap soramayan; dogmalar, batıllar, dedikodular içinde kaybolmuş insanıma üzülüyorum; hepsi bu...

Biz "ayyaş"lar bu kadar mı sarhoş olduk? Yok yok yalpalarız belki ama düşmeyiz!
Sonra diyorum ki içimden; "Oğlum Tolga hiç kızma, Kavafis'in o şiirini hatırla; hem de Cevat Çapan çevirisiyle...."

'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin
'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.'

Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın, aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de...