11 Mayıs 2011 Çarşamba

internet senin neyine

Seçimler yaklaşırken büyük meydanlarda uzun konuşmalar, otobüslerin üzerine konan kolonlardan bangır bangır propaganda yapmalar, yeri göğü parti bayraklarıyla süslemeler... Hep aynı, değişen bir şey yok.
Ne değişecek değil mi? Dünya değişirken yöntemler aynı kalabilir mi? Kalır sanıyorlar... Zihniyet...
Var olan propaganda yöntemlerinin bir anda değişmesini bekleyemeyiz. Beklesek mi?
Seçim otobüslerinin mahalle mahalle dolaşıp gürültü yapmasından, o parti bayraklarının yarattığı kirlilikten, seçim meydanlarında uzun konuşmalar dinlemekten de şikâyetçi değiliz diyelim. Yok şikayetçiyiz, yalan söylemeyeyim. Şikayetçiyiz değil mi?
Ama hiçbir partinin interneti, özellikle de sosyal medyayı etkin kullanamadığı ortada.
Erişim engellemelerini, yasaklı kelimeleri, filtreleri, çeşit çeşit bağlantı paketlerini tartışırken bunu da tartışalım istedim. 
İnternette güçlü bir seçim kampanyası yürütmenin öneminin, özellikle sosyal medyayı doğru kullanarak neler yapılabileceğinin hâlâ farkında değil mi acaba bizim siyasiler?
Otobüslerle, meydan konuşmalarıyla, bayraklarla; hatta televizyonla bile ulaşmalarının mümkün olmadığı bir seçmen kitlesine; hatta belki ilk kez oy kullanacak bir seçmen kitlesine en
doğru dokunuş biçiminin internet olduğunu hâlâ anlayamadılar mı?
Siyasilerin kişisel twitter hesaplarından, parti örgütlerinin, gençlik kollarının twitter ve facebook’taki varlıklarından, partilerin resmi web sitelerinden söz etmiyorum.
Bir partinin, internet üzerinde bütünlüklü ve stratejik bir seçim kampanyası yürütmesinden bahsediyorum. Demek daha oralara gelmedik. Nereye geldik? Siz bi bakın bakalım nereye gelmişiz...