1 Aralık 2007 Cumartesi

GELECEĞİN MÜZİK SAVAŞLARI

Time 2007, geçtiğimiz hafta 27 ve 28 Kasım’da Ceylan Intercontinental Otel’de gerçekleşti. Etkinliğe adını veren Time kelimesi; İngilizce “zaman” göndermesinin yanı sıra; “Telekom, internet, medya ve eğlence” kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor. Oturumlarda; bu kapsam içinde birçok konu ele alındı. Tabii benim ilgimi en çok; “müzik ve gelecek” temasını içeren oturumlar çekti. Bunlardan; Müyap Genel Sekreteri Ahmet Asena, TTNet’ten Ayşe Ufuk Ağar ve EMI Türkiye Eski Genel Müdürü ve akademisyen Hakan Kurşun’un katıldığı “Tüketici, gelecekte nerede ve nasıl müzik dinleyecek” konulu oturumu ile Avukat Erdem Türkekul ile Murat Turhan’ın dijital müzik endüstrisinin hukuki sorunlarını işledikleri oturumları son derece ilginçti. Dijital pazarın Türkiye ve dünyadaki gelişimi, ilerde gelişebilecek yeni iş modelleri, olayın hukuki zemini ve tanımlamalarından konuşuldu.

Ancak, en heyecan verici sunum, Osman Kent’in gerçek anlamda hem teşhis koyan hem de ufuk açan “Dijital Müzik Endüstrisi’nde Yeni İş ve Dağıtım Modelleri” adlı oturumunda yapıldı.

Kimmiş bu Osman Kent derseniz, kısaca şöyle: Kendisi 30 yıldır Amerika ve İngiltere yaşamakta olan bir işadamı. Asıl eğitimi bilgisayar ve elektronik mühendisliği. Ancak öte yandan bir müzik adamı. Önce 3DLabs adlı şirketi kuruyor. Bu şirkette, tüm dünyadaki PC’lerde kullanılan 3 boyutlu kartları icat ediyor (evet yanlış duymadınız). Sonra bu buluşunu, dünya devi Creative’e satıyor ve 2004’te Songphonic adlı müzik şirketini kuruyor; ki o zaman da Kent hakkında bir yazı yazmıştım.

Kendisi Songphonic’in patronu olmasının yanı sıra bir şarkı yazarı, bir prodüktör, bir müzik yayımcısı ve stüdyo adamı. Ayrıca müzikle ilişkili teknoloji şirketlerine danışmanlık falan da veriyor.

Osman Kent, oturumunda öncelikle mevcut durumun gerçekten hap şeklinde basit bir biçimde ama önemli ayrıntılarını da anlatmadan bir tablosunu çiziyor. Eski büyük müzik şirketlerinin durumundan, Apple’ın tahakkümü ve hatta tekelinden, DRM (Dijital Haklar Yönetimi)’den, P2P (bilgisayardan bilgisayara) paylaşımdan, tüketicinin kafa karışıklığından; Sony, Microsoft, Creative, Yahoo, MTV gibi şirketlerin; Apple atı alıp Üsküdar’ı geçerken kaçırdığı fırsatlardan söz ediyor.

Daha sonra, son albümünün dijital fiyatını tüketicisine belirleten Radiohead’den; Warner’la gemileri yakıp, tüm haklarını 10 yıllığına ve 120 milyon dolara konser organizatörü Live Nation şirketine satan Madonna’dan; yine son albümünü bedava denilecek bir ücret karşılığı İngiliz bir gazetenin yanında promosyon olarak dağıtan ve 3.5 milyon kişiye ulaşan (gazetenin tirajını da 1 milyon artıran) Prince’ten örnek veriyor. Özellikle Prince’in durumu ilginç; çünkü bu sayede sadece Londra’da 21 konser veriyor ve 350 bin kişiye ulaşıyor bu konserlerde. Cebine giren para ise 22 milyon dolar.

Kent’in anlatmak istediği; endüstrinin açmaza düştüğü bir dönemde kuralları yıkmak ve yeni şeyler denemek gerektiği.

Peki tam bunlardan ne sonuç çıkartmalı, geleceğe dair nasıl tahminler yapmalıyız? Konvansiyonel kafayla işleyen büyük şirketler kan kaybediyorlar. Dijital satışlar yükseliyor ama bu durum müzik endüstrisinin henüz sorununu çözemiyor. Çünkü yeni müzik endüstrisi, para kazanmanın yöntemini bulmuş değil. Sadece Apple gibi hardware üreticileri ile, reklam gelirleri ve piyasa değerlerini; müziği kullanarak artıran kimi büyük web siteleri nasipleniyor bu işten.

Artık tüketici, müziğin ya çok ucuz ya da bedava olmasını istiyor. Albüm konsepti ise ölüyor. Çok yakın bir gelecekte CD tamamen yok olacak. Uzun bir dönem boyunca müzik taşıyıcı olarak, mp3çalarlar egemen olacak. Müzik şirketleri ise küçülüp tekrar birleşmek zorunda kalacaklar. Şu anda dijital müzik satışı yapan sitelerin büyük çoğunluğu yok olacak. Sadece farklılaşmayı beceren, örneğin kendi starlarını yaratabilenler; daha “cool” olanlar ayakta kalacaklar. “Canlı müzik” iştah kabartan bir sektör olarak krallığını ilan edecek. Endüstri dışında olup, müziği kullanan büyük şirketlerin sayısı artacak. Ve galiba Nokia ve Apple arasında rekabet artacak. Hele bir de Nokia “telefonsuz bir müzik çalar” üretirse…

Bekleyip göreceğiz, ama inanın çok beklemeyeceğiz.