13 Temmuz 2013 Cumartesi

SANDIK FETİŞİZMİ

Bu sandıkla gelmek, sandıkla gitmek meseleleri üzerine dusunuyorum son gunlerde... Temiz bir sandık, kuşkusuz çağdaş bir demokrasinin bel kemiğidir.
Peki, bir sandığı "kirleten" unsurlar ne olabilir? Yok, tahmin ettiğiniz gibi mükerrer oy, oyların çöplüklerden çıkması gibi konulara deginmeyecegim.
Benim konum farklı...
Bugün hala değiştiremediğimiz 12 Eylül Anayasası gayet güzel sandıktan çıkmıştır mesela. Neredeyse mutlak bir kabul edilmişliği vardır. O anayasaya "evet" denmesi için kimsenin kafasına silah dayanmamıştır. 12 Eylül yönetimi her ne kadar "silahlı" bir yönetim de olsa bu böyledir. Herkes gitmiş "paşa paşa" evet vermiştir anayasaya.
Şimdi bu seçim demokratik bir seçim midir? Sandik sandik midir? Ben de sayin başbakanimiz gibi konusayim; hiç kusura bakmayin aynen öyledir teknik olarak. Yani darbe döneminde yapılmış demokratik bir seçim... Darbe döneminde insanların önüne konulmuş bir "sandık"....
Peki ANAP iktidarı? 
Cunta'nin veto ettiği onca adayın arasından seçime girmelerinde bir "sakınca" görülmeyen 3 aday (Necdet Calp ve Turgut Sunalp diğer ikisi) arasından seçilen; 4 eğilimi birleştirme, huzur ve güven ortamini muhafaza etme koşuluyla yolu açılıp
seçilen tonton demokratik bir şekilde mi gelmiştir? Bence hayır. Ama sandıktan mı çıkmıştır? Evet.
Musri'nin "demokratik" yollarla geldiği ve ancak demokratik yollarla gidebilecegi noktasında aynı eleştiriyi yapabilirim. Gelişi tontonun gelişine çok benzer. Ama sandıktan mı çıkmıştır? Evet. Gidişinin de sandık yoluyla olmasını isteriz. Yine de bu az önce söz ettiğim gerçeği değiştirmez.
Sayın Başbakan'ın da altını çizdiği gibi "demokratik darbe" olmaz. Tıpkı örneğini verdiği gibi bu: "yaşayan ölü" demek gibi birşeydir. Kendileri adını koyamamış bu bir "oksimoron" olur.
Öte yandan darbenin her türüne de karşıyız. Askeri ya da sivil...
Ancak; sandık fetişizmi de iyi birşey değildir. Sözüm meclisten dışarı tarih neredeyse tuvalete giderken bile halkın önüne sandık koyan diktatörlerle doludur.
Tarih; sandığın tek başına demokrasi ölçüsü olmadığı; bilakis demokrasi dışı siyasi davranışları örtbas etmek için de kullanılabileceği gerçeğini tokat gibi çarpar yüzünüze... Tabii ki sözüm meclisten yine dışarı....
Sadece "sandık da sandık" diyenlere danışmanlık yapıyor olsaydım neler söylerdim, onun altını çizmek istedim. Yigit Bulut'un bu konulara deginecegini sanmiyorum.