7 Ocak 2011 Cuma

MÜ-YAP NE İŞ YAPAR, BU TELİF İŞLERİ NASIL YÜRÜR, SİTELER NİYE KAPANIR, FİKRİNİZ VAR DA BİLGİNİZ VAR MI?

Uzun süredir bu yazıyı yazmak istiyordum. Niyetim ahkam kesmek değil. "En çok ben biliyorum" demeye falan da çalışmıyorum. Ama, rahmetli Uğur Mumcu’nun deyimiyle bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz diyor olabilirim.
Dileğim; basitçe anlatmaya çalıştığım “sistem”le ilgili herkesin az çok bir fikir sahibi olması. Özellikle; eser sahiplerinin, yorumcuların, müzisyenlerin, hatta bizzat o meşhur korsanların; müzikle ilgili platformlara erişim engellendiğinde kazan kaldıranların, Mü-Yap’ın sistemini ve problemli noktalarını merak edenlerin, meslek örgütlerini ve telif konusunu hala idrak edemeyenlerin; kısaca olan bitenden tiksinenlerin ama cehalette sınır tanımayanların dikkatlice okumasını öneririm. 
Yazıda geçen tüm somut veriler başta Mü-Yap olmak üzere birçok kaynaktan doğrulandı. Yazı yazılırken birden çok kez Mü-Yap Başkanı Bülent Forta başta olmak üzere sektör profesyonelleri ile görüşmeler yapıldı. Keza birçok internet müzik platformunun yöneticileriyle de öyle. Hadi okuyun…

Mü-Yap en kısa tanımıyla Müzik Yapımcıları Meslek Birliği'dir. Yapımcıların haklarını savunduğu gibi TC Kanunlarının verdiği yetkiye dayanarak LİSANLAMA ve LOBİ işlerini de üstlenir.

Lisanslama; telif ödemesi gereken ticari kuruluşların belirlenmiş tarife üzerinden sözleşme altına alınması demektir. Lobi işleri ise tüm üye işleri, iç ve dış ilişkiler yönetimini, hukuki süreçleri kapsar.

Tüm bunların dışında MÜ-YAP tarafından oluşturulmuş bir DİJİTAL ŞARKI HAVUZU vardır. MÜ-YAP bu havuzu ilgilenen firmalara pazarlar (TURKCELL, TÜRK TELEKOM, EFES PİLSEN vb). Buna toptan satış da denilebilir. Oradan gelen toplu para; MÜ-YAP, MSG, MESAM ve MÜYORBİR arasında paylaşılır. Meslek örgütleri üzerinden de hak sahiplerine ulaştırılır.

MESAM ve MSG eser sahiplerinin (besteci, söz yazarı) meslek örgütüdür. İçyapılarında sıkıntılar vardır ve ne yazık ki birbirleriyle rekabet halindedirler. Örneğin bir telif geliri oluştuğunda bunun yüzde kaçı MESAM’ın yüzde kaçı MSG’nin belirlemeleri bile 1 yılı bulmaktadır. Bu nedenle üyelerine yılda bir kez ödeme yapabilmektedirler. Sık sık yönetim değişikliği olmaktadır. Usulsüzlüklerle ilgili iddialar vardır ve soruşturulmaktadır.

Çoğaltma (Mekanik) Senkronizasyon Telif Hakkı:
Müzik eserleri müşterilere teslim edildikten sonra final film, video veya bant üzerine kopyalandığı an, çoğaltma (mekanik) hakkı ödeme yükümlülüğü doğar. Bu hakkın yapımın yayınlanması ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu hak, müziğin master bant veya Compact Disc'ten diğer bir formata kopyalanmasından doğar. (Fabrikada CD basımında doğan hak da mekanik bir haktır.)

Temsil (Umuma İletim) Hakkı:
Türkiye'de, Dünya uygulamalarında olduğu gibi temsil hakları (umuma iletim veya yayınlardan doğan haklar) her ülkenin kendi meslek birlikleri tarafından besteci ve müzik yayımcılarından alınan yetkilere dayanılarak yayın kuruluşlarından tahsil edilir ve hak sahiplerine ödenir.

MÜYOR-BİR dediğimiz kurum müzik yorumcularının meslek örgütüdür. Yani eser üzerinde besteci, söz yazarı, plak şirketinin olduğu gibi yorumcunun da hakkı vardır. Plak şirketi ve yorumcunun hakları KOMŞU HAK kapsamına girer.

Bu lisanslama dediğimiz olay 4 meslek örgütü arasında bir koordinasyonla ilerler.            Genel sekreterler arasında bir iletişim vardır ama ağır aksak ilerlemektedir, sıkıntılı bir yapıdır. Bunun temel sebebi de MESAM ve MSG arasındaki çekişmedir.

Yeni telif yasası taslağı aynı işlevi yerine getiren meslek örgütlerinin tek çatı altında birleşmesini önermektedir. Ama bu taslağın yasalaşıp yasalaşmayacağı, yasalaşacaksa bunun ne zaman olacağı, olursa ne şekilde olacağı tamamen bir muammadır.

Ama bu lisanslama denilen konu sandığınızdan daha önemli bir konudur.
Mesela MÜ-YAP’ın da üyesi olduğu IFPI (MÜ-YAP Türkiye Milli Kurulu’dur), dünya müzik sektörünün LOBİ örgütüdür. Dünyada bu lobi ve lisanslama işleri genelde ayrı ayrı ilerler. Sağlıklı yöntem bunun ikili bir yapı olmasıdır.

Ancak yasalar Türkiye’de bu iki işlevi birden yerine getirme hakkını vermiştir MÜ-YAP’a.
MÜ-YAP da bu durumdan hoşnut değildir. Bünyesinde bir lisanslama departmanı kurmasına rağmen işlere yetişememektedir. Diğer meslek örgütlerinin sağlıksız iç yapıları ve sürekli değişen yönetimler de hesaba katılınca tek başına sektörü ayakta tutmaya çalışan bir oluşumdur MÜ-YAP.

Şöyle düşünün İbrahim Tatlıses’in, Serdar Ortaç’ın bile albüm satamadığı bir dönemden geçiyoruz. Eğer o dijital şarkı havuzu oluşturulmasaydı, bugün büyük şirket olarak gördüğünüz birçok şirket kapısına kilit vurmuş olacaktı. Çünkü bugün büyük şirketlerin en önemli gelir kaynağı dijital telifleridir. Diğer bir deyişle müzik şirketleri doğal yollarla dijital müzik şirketlerine dönüşmektedir Türkiye’de.

Türkiye’de müzik sektörünün içine düştüğü açmazı inkar etmiyorsunuz herhalde.
Aslolan şarkıdır, master’dır. Bunun illa bir plastik üzerine basılıp, kutulanıp perakendecide satılması gerekmez. Ama o şarkının bir şekilde ticari bir ürüne dönüşmesi gerekmektedir. Yoksa bir “iş” ten söz edemeyiz. Herkes evinde arkadaşlarına çalar, internete koyar şarkılarını konu kapanır. Bugün müzisyenlerin, eser sahiplerinin hala müzik şirketlerine ihtiyacı vardır. İster dijital, ister fiziksel şirket olsun; değişim ne yönde olursa olsun bu ihtiyaç devam etmektedir henüz.

Bugünün Türkiye’sinin koşullarında MÜ-YAP; üyesi olan şirketlerin temsil ettiği albümlere ilişkin lisanslama yaparak söz konusu telif gelirini oluşturan, tahsil eden; oluşturduğu dijital şarkı havuzunu büyük şirketlere pazarlayarak gelir elde eden bir meslek örgütüdür.

Bir lisanslama sonucu doğan eser sahibi haklarını, yorumcu haklarını tahsil etmek ve üyelerine dağıtmak ilgili meslek örgütlerinin görevidir. Göz önünde olan MÜ-YAP olduğu için genelde tek günah keçisi o olmaktadır.

Diyelim ki siz bir albüm çıkardınız; çok popüler oldunuz; şarkınız “Çalarken Dinlet”lerde, streaming’lerde, full track download’da, cep telefonu melodileri satışında 1 numara oldu. Radyolarda, çalıyor, TV’lerde video’larınız dönüyor. Ama cebinize 1 lira para girmiyor.
Konunun MÜ-YAP’la bir ilgisi yoktur. MÜ-YAP kendi payını alır, 3 ayda bir kendi üyelerine ödeme yapar. Sizin hakkınızı kapısından pek girmediğiniz ve size yılda bir kere ödeme yapan MESAM’dan ya da MSG’den soracaksınız.

Sahi sevgili sanatçı, eser sahibi, yorumcu arkadaşlar… Meslek örgütü üyesi olmak imza atmakla bitmiyor. Gideceksiniz hakkınızı arayacaksınız, o düzeni değiştirmek gerekiyorsa siz de kendi içinizde birlik olup yönetiminizi seçeceksiniz, icraatları denetleyeceksiniz. Haklarınızı bileceksiniz, savunacaksınız; aslında bu kadar basit. Patronlar kendi meslek örgütleri aracılığıyla parasını alıyor; ama sizin hakkınız size gelmiyor bir türlü…

GELELİM MADALYONUN DİĞER YÜZÜNE…

Mü-Yap bir “patronlar kulübü” müdür?
Evet Mü-Yap bir patronlar kulübüdür. Müzik Yapımcıları birer “şirket” olarak Mü-Yap üyesidir. O şirketlerin patronları da Mü-Yap bünyesinde şirketlerini temsil eden birer patrondur.

Her şirket Mü-Yap’a üye olabilir mi?
Kağıt üzerinde öyledir. Ama küçük şirketlerin giriş aidatı olan 10000 lirayı vermesi bir sıkıntıdır. Giriş aidatını verdikten sonra yıllık 2000 lira da üyelik aidatı söz konusudur. Zaten iş yapamayan küçük şirketler için bu rakamları ödemek sandığınızdan daha zordur.

Mü-Yap’a üye olmakla iş bitiyor mu?
Hayır bitmiyor. Çünkü giriş aidatı ve yıllık aidatı verdiğinizde “aday üye” olursunuz ve haklarınız sınırlıdır. Yani havuzda biriken paradan aldığınız pay da sınırlıdır. Download’lardan, streaming’lerden, “Çalarken Dinlet”lerden yani “ölçülebilen” telif gelirinden oluşan rakam tüm üyeler arasında ölçüme ve belirlenmiş yüzdelere göre pay edilir. Ama “havuz”da biriken para, yani toptan satıştan alınan paranın büyük bölümü ASİL ÜYELER lehinde pay edilir. Radyolardan, TV’lerden, ve umuma açık yapılan diğer yayınlardan gelen paralar da aynı işleme tabidir. Yani aslan payı asil üyelere gider. Havuzda toplanan paranın dörtte biri asil üyeler arasında eşit olarak pay edilir. Geri kalan bölümü irili ufaklı aday üyeler paylaşır.

Mü-Yap’a nasıl “asil üye” olunur?
Bugünün koşullarında imkansız gibi bir şeydir. Bir yıl içinde piyasada üretilen toplam CD sayısının yüzde 3’ü oranda CD üretirseniz firma olarak asil üye olma hakkı kazanırsınız. Bunu yapabilecek şirketlerin sayısı bellidir. Ki keza onlar zaten asil üyedir. Yani 2010’da toplam 10 milyon CD üretildiyse sizin asil üye olmak için 300 bin CD üretmeniz gerekmektedir. Asil üyeler yıllık 4000 TL üyelik aidat öderler. Bir kez asil üye olan üyenin her yıl yerine getirmesi gereken başka bir kriter yoktur. Asil üyeliği devam eder. Mü-Yap’ın şu anda 66 asil üyesi bulunmaktadır.

Neden giriş aidatı ve asil üyelik gibi bariyerlere ihtiyaç duymuştur Mü-Yap?
Mü-Yap 34 şirket tarafından yapımcıların haklarını korumak üzere bir dernek olarak kurulmuştur. Meslek örgütü statüsüne kavuşarak lisanslama ve dijital şarkı havuzunu pazarlama gibi işlevleri yerine getirmeye başlaması Mü-Yap’ın bu ikinci dönemine rastlar.
Mü-Yap’ın kurucu üyesi olan bu 34 müzik şirketi; derneğin kuruluşu döneminde 2 yıl boyunca havuzda biriken gelirden payına düşeni Mü-Yap’ın kasasında bırakmıştır. Söz konusu para 2.5 milyon liralık bir birikim oluşturmuş ve bu birikim Mü-Yap’ın altyapı çalışmalarında kullanılmıştır.

Diğer bir deyişle; Mü-Yap’ı bir sermaye şirketi olarak düşünecek olursak bu para şirketin ana sermayesi, 34 üye de şirketin ortaklarıdır. Söz konusu 34 üye “biz bu ana sermayeyi koyduk; karşılığında bir para almadık. Bu nedenle bundan sonra Mü-Yap’a yeni üye alınacaksa ‘yatırım ortağı’ olarak 10.000 TL ödesinler” şeklinde ortak görüş beyan etmişlerdir. Bu giriş aidatını (yatırım ortaklığı payını) ödeyen üyeler önce aday üye olurlar. Daha sonra yıllık üretimin yüzde 3’ü sınırını bir kez geçtiklerinde asil üye olmaya hak kazanırlar. Zaman içinde 34 kurucu üyeden bazıları kepenk kapatmış, kimi yeni şirketler de asil üye koşullarını yerine getirmişlerdir. Bugün asil üye konumundaki 66 şirketin hikayesi kısaca budur.

Aslına bakarsanız; bırakın 66 asil üyeyi bir tarafa fiziksel CD ve kaset satışının bu denli düştüğü Türkiye’ye özel sektör koşullarında tüm yükü 20 civarında şirketin çektiği de bir gerçektir. Bu şirketler üretim hacimleri büyük olduğu için daha çok vergi ödemektedirler. Mü-Yap gelirlerinden aldıkları payın sermaye şirketi yönetimi mantığı dahilinde daha yüksek olması en azından “anlaşılabilir” bir durumdur.

Bir meslek birliği böyle mi olmalıdır?
Dediğim gibi yasalar Mü-Yap’a hem lisanslama hem lobi faaliyetlerini tek elden yürütme hem de oluşturdukları dijital müzik havuzunu özel firmalara pazarlama hakkını vermektedir.
Mü-Yap’ın sağlıklı bir meslek birliği olarak çalışması için lisanslama faaliyetinin özel şirketlere devredilmesi bir seçenek olabilir.

Bugün Mü-Yap bir meslek birliğinden ziyade CEO’su, yönetim kurulu, kurucu ortakları, yatırım ortakları olan bir sermaye şirketi gibi çalışmaktadır. Bir meslek birliğinin temel amacının o mesleğin “topluca” gelişmesi, sorunlarının çözülmesi, ülke ekonomisine katkısının artması olarak düşünüldüğünde Mü-Yap’ın bu işlevleri tek yönlü ve sadece büyük hacimli iş yapabilen üyeleri lehinde yerine getirdiği; küçük şirketlerin büyümesi, gelişmesi ve sektöre katkıda bulunmasına dair bir kaygısı olmadığı açıkça görülmektedir.

Bir müzik şirketi Mü-Yap’a üye olmazsa ne olur?
En başta o şirkete ait albümlerde yer alan şarkılar Mü-Yap’ın dijital müzik havuzunda yer almaz. Bu şu demektir; Mü-Yap’ın Turkcell’e, Türk Telekom’a, Efes Pilsen’e, My Net’e vb pazarladığı bu dijital repertuar içinde yer almayan bu şarkıların yasal bir platformdan download edilmesi (indirilmesi) nin önü kapanmış olur. Diğer bir deyişle eğer albümünüzü çıkaran şirket Mü-Yap üyesi değilse, yasal dijital şarkı satışından pay alamazsınız.

Yakın geçmişe kadar bu böyleydi. Ancak bir süre önce IMM Müzik’in kurulmasıyla işin rengi bir miktar değişti. IMM, en kısa anlatımıyla; lisans satışı yapan özel bir şirkettir. Mü-Yap üyesi ol(a)mayan 33 şirketin bünyesinde yer alan albümleri temsil eder. Görünüm itibariyle “Mü-Yap’a alternatif” ya da “Mü-Yap” a karşı” “Bağımsız yapımcılar birliği” gibi algılanan IMM “meslek birliği” statüsünde değildir.

Daha önce de belirttiğim gibi sağlıklı olan bağımsız lisans satışı yapan IMM benzeri özel şirketlerin bu işlevi Mü-Yap’ın üzerinden almasıdır. Daha doğrusu yasaların bu doğrultuda değiştirilmesidir. Mevcut yasa bu haliyle yürürlükte olduğu takdirde MÜYAP’ın temel meselesi sektörün sorunlarını çözmek ve toptan bir büyümeyi hedeflemek olmayacak; Mü-Yap tıpkı bir şirket gibi maksimum kar hedefleyen; karı da yönetim kadrosunun eğilimi doğrultusunda paylaştıran (ve tabii bunu yasalar doğrultusunda kitabına uydurarak yapan) bir yapı olarak kalacaktır. Şu anda birden çok işlevi yürütme hakkını yasalardan alan bu “meslek örgütü”nün tüm kontrolü elinde tutması ve sistemi diğer meslek örgütleri ile birlikte “yönlendirmesi” kaçınılmaz bir sonuçtur.

Nedir bu erişim engelleme olayı?
Yasalar bu yetkiyi Mü-Yap’a veriyor. Ama dışarıdan görüldüğü gibi küt diye kapatmıyor Mü-Yap bu siteleri. Önce anlaşma yoluna gidiyor. Öte yandan; tarifeler konusunda uzlaşma sağlanamadığı takdirde yasal hakkını kullanıyor Mü-Yap.
Şimdi siz “neden Mü-Yap’ın böyle bir yasal hakkı var?” diye sorabilirsiniz, o yasaları sorgulayabilirsiniz, ama "Mü-Yap niye yasal hakkını kullanıyor", “sansürcü”, “yasakçı” demenin çok manası yok.
Hem Last FM, hem MySpace’de benzer bir süreç yaşandı. Her iki şirket de tarifeye itiraz etti, ödemedi. Hatta MySpace “biz Türkiye’nin müziğini tanıtıyoruz, bir de üste para mı vereceğiz; siz bizim kim olduğumuzu biliyor musunuz biz MySpace'iz"  makamından konuşunca Mü-Yap tereddütsüz kapatma kararı aldırdı. Ancak kapatılınca; o tarifenin altına imza attılar maalesef. Buna rağmen de geçmişe dönük tüm telif haklarının üstüne yattılar. Bugün MySpace ve Last FM’le tarife konusunda mutabakat sağlanmıştır tamam ama yabancı menşei olan şirketlerin Türkiye'deki hak sahiplerini pek iplemediklerini de unutmayın lütfen. Abuk sabuk yerlerde milliyetçilik damarınız kabarıyor, kabaracaksa o damar müzisyen olarak, sektör profesyoneli olarak; lütfen buralarda kabarsın!.

FİZY’NİN HİKAYESİ

Fizy; 3 genç girişimci arkadaş tarafından son derece basit bir ara yüzle hızlıca stream ettiren bir yazılım yaratarak ve play list’ler oluşturmaya imkan vererek çabuk büyüyen platformlardan biri. Zaten Facebook ve Twitter’da aktif olan arkadaşlar Fizy’ye aşinadır. Şarkı paylaşmanın en kolay yollarından biri…
Kendileri de bu kadar hızlı bir büyüme beklemiyorlardı. Pek fazla reklam alıp kullanıcıyı bezdirmediler evet; ama uzunca bir süredir play-list’lerin sponsoru Coca Cola’ydı mesela… Yani buradan para kazanıyorlar.
Bir süre önce sitenin kazandığı başarıdan etkilenip platformun tamamına talip olan büyük sponsorlar çıktı ortaya… Satsalar kaça satarlar dersiniz? İnanın milyon düzeyinde para kazanırlar. Yani öyle anlattıkları kadar mağdur değiller aslında.
Öte yandan Mü-Yap’la bir süredir tarife üzerinde anlaşmaya çalışıyorlar. Çünkü Mü-Yap da platformun arz ettiği piyasa değerinin farkında. Fizy de diyor ki biz bu parayı veremeyiz. Belki haklılar ceplerinde o kadar nakit yok. Ama piyasa değerleri çok yükseldi.
Atıyorum; Turkcell bu siteye 2 milyon verse satın alsa; Fizy ekibi tereyağından kıl çeker gibi sıyrılacak işin içinden ondan sonra telifti tarifeydi Turkcell uğraşacak. Mü-Yap da kaçın kurası olarak biliyor bu işi ve “yok öyle” diyor özetle… Ve tabii diyor ki “Ben Mü-Yap olarak o kadar yatırım yapmışım, dijital şarkı havuzumu oluşturmuşum; birine bir platform satılacaksa ben satarım. Yok senin platformu alacaklarsa o zaman bana telifimi ödeyeceksin, öyle satacaksın…”

HADİ ANLAMAYANLAR İÇİN BİR DAHA...

Yani Mü-Yap maksimum kar hedefleyen bir "şirkettir". Kar ortaklarının maksimum çıkarını gözeten bir yapıdır. Dünyanın hiçbir yerinde bu yapıya "meslek örgütü" denemez. Ama Türkiye'de yasalar Mü-Yap'a bu hakkı vermektedir.
Mü-Yap da bir yandan asil üyesi olan ve an itibariyle müzik sektörünü sırtlayan kimi sirketler lehinde cözümler üretmektedir. İşin özeti bu!
Ne zaman yasa değişir, ne zaman yasama organı bunu idrak eder o zaman belki birşeyler değişir.
Defakto buyken; ben Mü-Yap'tan idealist bir tavır beklemiyorum kendi adıma. Ama "bilmek" iyidir!
Merak ederek, hakkınızı arayarak belki bir başlangıç yapabilirsiniz. Çünkü yasa da sizindir, ülke de sizindir, müzik de sizindir...