6 Aralık 2010 Pazartesi

Wikileaks, Internet, vatan


Bugünkü Milliyet Cadde SOKAK ÇOCUĞU Yazısı...

Internet üzerinden şarkı indirme meselesi başladığında kıyamet koptu. Sanatçılar isyan etti. Dev müzik şirketleri avukat orduları yolladılar internetin üzerine. Davalar, yasaklamalar havada uçuştu. Oysa vakit kaybetmeden düğmeye basmak gerekiyordu değişim için. Dijital iş modelleri geliştirmek gerekiyordu.
Ama direndiler. Plaktan, kasete; kasetten CD’ye geçerken kolaydı da iş; fizikselden dijitale geçerken eski bilgisayarcı tabiriyle “error” verdiler. “Yasaklansın…” dediler, “korsan bunlar!” Sandılar ki, internet engellenecek; müzik şirketleri de eskisi kadar CD satmaya devam edecek… Yasaklansın diye harcadıkları zamanı bedavayla rekabet edecek bir iş modeli geliştirmeye harcasalar bu kadar para kaybetmeyeceklerdi. Ne oldu şimdi? Varsa yoksa internet, dijital…

Myspace çıktı. Gençler kendi arasında takılıyor sandılar. Myspace’in; dünyanın yeni müzik şirketi olmanın yanı sıra en güçlü sosyal ağ olma yolunda ilerlediğini göremediler. İşin ilginç yanı Myspace’in kendisi de göremedi bunu. Internet alemlerinde zirvenin keyfini sürerken sağlam bir tokat yedi Myspace. Kimden mi?

FACEBOOK’A KİM GİRER Kİ?
Mahallenin yeni delikanlısı pek afiliydi. “Kim ilkokul arkadaşını bulmak ister ki?”, “Neden resimlerimi internette paylaşayım ki?” diyorlardı; bakın iş nereye geldi. “Bunun da modası geçer” dedikleri ve sürekli gelişen fikir üzerine kitap yazıldı, film yapıldı. Facebook milyonlarca kullanıcısının hayatına kimsenin dokunamadığı gibi dokunmaya devam da edecek üstelik.

Twitter’a burun kıvıran çok oldu. Hala da kıvıranlar var. Ama Twitter’ın “140 karakterle o anda canının istediğini yazma” sitesi olmanın çok ötesinde bir anlam ifade ettiğini hayatımızda; şimdi şimdi anlıyorlar. Twitter’ın “yeni” gazetecilerini, eski gazetecilerin duruma ayak uydurma çabasını; vatandaşın; sanatçıyla, medyayla, politikacıyla; yani “en hızlı bilgi”yle ilişkisinin değişimini izliyorlar ibretle.

NEYİ YASAKLIYORSUN SEN?
“Wikileaks yasaklansın”, “Assange suikasta kurban gitse üzülmem” demeye başladı Dünya. Sızdırılan bilgilerin hangi çıkarlara hizmet ettiğinden, Julian Assange’ın kimin adamı olabileceğinden söz ediyorlar. Yaptığı şeyin neleri değiştireceğini, Dünya’yı nasıl bir şeye dönüştüreceğini düşünmek yerine; Assange ve arkadan gelecek binlercesini nasıl yasaklarız, yok ederiz diye planlar kuruyorlar. Daha acısı, bunun mümkün olabileceğine inanıyorlar.

Myspace, Facebook, Twitter, Youtube, Wikileaks, diğerleri… Ayrı ayrı değil; hep birlikte neyi değiştiriyorlar biliyor musunuz? Koskoca bir paradigmayı, yani o bildiğimiz eski Dünya’yı…

Julian Assange bu idealist cüretinin bedelini belki vatansız kalarak, belki daha kötü ödeyecek. Ama bilgi de; dilimize doladığımız gibi küresel falan değil; vatansız zaten. İster doğru, ister yanlış olsun; yok etmek sanıldığı kadar kolay değil artık.