28 Haziran 2008 Cumartesi

festivallerden umudu kesmeyin!

Rock’n Coke’un iptal kararını açıklamasına üzüldükten sonra; geçtiğimiz yıllarda bizi en az Rock’n Coke kadar büyük isimlere alıştırmış Efes Pilsen One Love Festivali’nin açıkladığı line up’ı da beğenmemiş ve bunu yazmıştık. Beğenmemekten kast nedir? Ortada bir kıyaslama vardır. Bu yıl yedincisi düzenlenen One Love’un line up’ı küçümsenecek bir line up değildi elbet. Hatta kişisel olarak çok beğendiğim Roisin Murphy, Miss Platnum, Gogol Bordello gibi isimleri içeriyordu. Ama Black Eyed Peas, Morissey, Manu Chao, Chumbawamba, Peter Gabriel, John Cale, Keziah Jones, Beastie Boys, Ian Brown, Chemical Brothers, Moby, Gusgus, Underworld gibi epeydir beklenen çok büyük isimleri ard arda o sahneye çıkartan festivalin, bu yılki alanı sessiz sedasız santralistanbul olarak ve kıyaslandığında zayıf bir line up açıklaması; daha önemlisi bu değişimin iletişimini etkin biçimde yapamaması nedeniyle büyük düş kırıklığı yarattı. Daha sonra Efes Pilsen yetkilileriyle konu üzerine uzun uzun tartışma fırsatım oldu. Hedeflerinin, bundan sonrası için daha küçük ama konseptler üzerinde yoğunlaşan bir One Love olduğunu; sürekli büyük isimler peşinde koşmanın sonu olmadığını ve artık One Love Festivali kültürüne yatırım yapmak niyetinde olduklarını söylediler. Biz de aynı şeyi yıllarca söyledik. Ama bu kadar keskin geçişler yapılıyorsa; hem de Türkiye’de açık alan festivallerinin toplu olarak havlu attığı bir yılda oluyorsa bu değişim; bunun iletişiminin büyük bir özenle yapılması gerekir.

Bu yılki One Love’a gösterilen ilgiye gelince… 7000 metrekarelik festival alanında ilk gün 8000, ikinci gün ise 10000 kişinin olduğu söyleniyor. Bana sorarsanız o kadar değil ancak öte yandan festivale katılımcı ilgisi oldukça yüksekti. İlk gün gündüz saatleri boş kalan alan ikinci gün erken saatlerde doldu ve tam bir şenlik havası yaşandı One Love’da.

İlk gün sahne alan Fransız Yelle’i çok beğendim. Hot Chip ve Roisin Murphy de beklentiyi fazlasıyla karşıladı. İlk güne dair tek üzüntüm Bedük Konseri’nin erken saatte harcanmasıydı. Türkiye’de kendi sound’unda kendini kanıtlamış Bedük’ün daha geç bir saatte sahne alması bence çok daha doğru olacaktı.

İkinci günün sound olarak çok daha eğlenceli olacağı en başından belliydi. Bizde ta Goran Bregovic döneminden beri bu Balkan, Gypsy/punk hikayesi çok tuttu; tutması da normal. Öte yandan Alman bir dj olan ve musluk aktığı için Türkiye’ye neredeyse kamp kuran Shantel’in eğlenceli şarkılar yapmakla birlikte müzikal olarak son derece zayıf olduğunu ve bir festival sanatçısı olmadığını da söylemek isterim. Evet toplanan onca kalabalığa rağmen gerçek bu. Bir Miss Platnum, bir Gogol Bordello’nun yanında esamesi okunmaz. Babazula ve Kollektif İstanbul’a da performans olarak haklarını teslim edelim bu arada.

Sahne performansları dışında top cambazları, illüzyonistler, pantomim sanatçıları, langırt masaları, Samsung’un karaoke yarışmaları ile şenlenen bu yılki One Love’da festivali canlı yayınlayan Dream TV’nin de hem ses hem de kurgu açısından bir yayıncılık başarısına imza attığını da ekleyelim.

Bu arada aynı günlerde yerli yabancı metal gruplarının katılımıyla üç gün boyunca Parkorman’ı titreten Unirock’ın, kazandığı başarıdan da ayrıca mutlu oldum. Yazın diğer festivalleri için umudum arttı. 4-5-6 Temmuz’da Parkorman’da Masstival’de görüşmek üzere…