24 Kasım 2007 Cumartesi

SONER ARICA VE SINGLE MUHABBETİ


Hürriyet/24.11.2007

Kadir İnanır sert adamdır. Ata Demirer’in “Tek Kişilik Dev Kadro” gösterisinde anlattığı bir hikâye vardı… Ata’nın gösteri yaptığı bir mekâna gelmiş Kadir İnanır. Ama geç gelmiş. Ata da tam o sırada bitirmiş gösterisini, sahneden inmiş bulunmuş. Kadir Bey’i görünce yanına gitmiş; demiş ki: “Kadir Bey kusura bakmayın şimdi bitirdim…” Kadir Baba, ne cevap verse beğenirsiniz; “ayarlayın bunları Ata!”

Yok hâşâ, dalga geçmiyorum. Ayarlanması gerekiyorsa ayarlanır. Benim meramım şu: Kadir İnanır (kendisi Türkiye’nin özel televizyonlara gayrı hukuki geçiş döneminde Kadirizm diye bir fenomene de imza atmıştır) bu halkın sevgilisi olma iddiasını da göz ardı etmeyerek aslında Kurtlar Vadisi’nin teorik temelidir. Belki de zaten genetik bir temel vardır bu memlekette ve maalesef Kadir Baba da oradan beslenmiştir. Ben kendisini “Selvi Boylum Al Yazmalım”ın selvi boylusu olarak anımsamayı yeğlerim. Âşık olduğunda; dağlarla, güneşle, kurtla, kuzuyla dertleşen adam olarak…

Şimdi; “hangi vadide kurt öldü de sen Kadir Baba’dan söz ettin” diyebilirsiniz. Aslında niyetim Soner Arıca’nın “En İyileriyle” albümüne bir girizgâh yapmak. İnanır Sülalesi’nin naif yeğengili Soner Arıca… Bakınız, bir de Levent İnanır vardır; Kadir Baba’dan ayırt etmekte güçlük çekersiniz. Bu nedenle de oyuncu olarak pek bir numarası olamamıştır. Demek genler böyle tepkili işte. Ya Levent oluyorsunuz, ya da Soner…

Seksenli yılların ikinci yarısında manken olarak şöhret basamaklarını tırmanan Arıca, beş yıllık bir mankenlik serüveninden sonra doksanlarda ilk albümünü çıkartır. Ondan sonra da bir daha mankenlik yapmaz. O gün bu gün; remiksleri ve best of’ları hariç, tam on albümü var Soner Bey’in.

Benim seksenlerden hatırladığım Soner Arıca, son derece kibar bir adam; bir de saçları dökülüyor. Sonra net bir şekilde gözlemlediğim bir durum daha var; genci, yaşlısı tüm kadınlar kendisine hasta. İyi bir yorumcu mu? Bence değil. Ama “geçtiğimiz on beş yıl içinde popüler müzik zemininde Soner Arıca bir damar yakalayamamıştır” dersek de ayıp etmiş oluruz. Diskografisinin son evrelerinde satış başarısızlıkları nedeniyle küsmüş, uzaklaşmıştır piyasadan. Lakin doksanlar popunun ikonlarından biridir. Seveninin çok olduğunu biliyorum.

Türk popüler müziği tarihinin koleksiyon değeri taşıyan işlerini bir nefer gibi gün ışığına çıkartmış olan Hakan Eren, sanıyorum bu noktadan hareketle, Soner Arıca’ya bir “best of” hazırlamış yapımcı olarak. Soner Arıca külliyatının mühim şarkılarını “En iyileriyle” albümünde toplamış. Açık söylemek gerekirse, ben CD çalarıma koyup da dinlemem. Ama benim bu tavrım; Soner Arıca’nın Türk popüler müziği içinde arz ettiği değeri aşındırmaz.

SINGLE DEVA OLABİLİR

Hürriyet.com.tr’de eski yazılarıma bakıyordum. Artık single’ların zamanının geldiğine dair yazdığım yazının üzerinden ne kadar zaman geçtiğini fark ettim okuyunca. Sokaktaki korsan tezgâhları falan masal oldu artık. Internet üzerinden paylaşım, almış yürümüş. Müzik şirketleri kan ağlıyor. Dijital şirket olmak adına atman gereken adımları atıp uzun vadeli yatırımları yapacaksın artık lamı cimi yok; o kafa değişecek. Daha önce de söyledim; taşıyıcı olarak CD’nin ömrü uzun değil. Ama o cenazeden önce şirketlerin üreteceği ticari çözümler de yok değil. Artık albüm devri kapandı değil mi; mevzu şarkı üzerine kurulu. Peki, neden üretim maliyetlerini minimize ederek CD üzerinde ucuza şarkı satmıyorsunuz… Neden müzik marketlerin bu single’lara kafasına göre fiyat koyması hususunda önlem almıyorsunuz? Neden birlikte hareket edemiyorsunuz? İşte bu sorulara, onlar adına bir cevap veremiyorum.