24 Mart 2013 Pazar

Bir Glam'cinin Annesiyle İmtihanı


Bu yazı 46 Dergisi Glam Edition'da yayınlanan "Tak'ıntı" adlı köşe yazımın tıpkısıdır...

BİR GLAM’CİNİN ANNESİYLE İMTİHANI

Ahmet Kaya’ya, Yaşar Kurt’a, Freddie Mercury’ye, Andy Warhol’a…

Rock’n roll acı çikolatadır anne. Yani benim çikolatam sana acı gelir. Ama hiç düşündün mü, belki ben, böyle mutluyum… Belki hayallerimi zincire vurduğunda benim iyiliğimi istediğini düşünerek rahatlıyorsun. Sakın rahatlama anne! Çünkü bana acı çektiriyorsun.
Eğer bugün değilse ne zaman isyan edeceğim? Ne zaman gerçekten özgürlüğe bu kadar yakın hissedeceğim kendimi? Boynuma kravat taktığımda mı? Faturaları, ev kirasını öderken mi? Çocuğumun gazını çıkartırken ya da patronlara eyvallah derken mi anne? Çok para kazanınca mı yoksa?
Ne zaman özgür olacağım biliyor musun? Ölünce…
Beni rahat bırak; yaşarken de ölüme yaklaşayım. İçeyim, sı*ayım, sevişeyim. Yapayım ki bunları; ölürken huzurlu olayım. Huzur, bir arayıştır anne; bir kavuşma arzusudur. Yolu şiddetten, acıdan, pislikten geçer. Bunları bilmeyen biri hiçbir zaman huzura kavuşamaz. Öldüğünde bile belki…
Günah, insanlar içindir anne. Hayvanlar, çiçekler, böcekler günah nedir bilmez. Bilmeyene de günah silahı işlemez, korku duvarı kar etmez. Sen de bil ama korkma anne…
Rock’n roll bir günahtan ibaret değildir… İşi şeytanla değildir sadece…
Şeytan; itaat etmeyen bir melekse; boyun eğmem diyorsa eğer; en çok o nedenle benzer kendisine…
Çünkü özgürlüğe inanırız… Çünkü haksızlığa karşı, baskılara karşı boyun eğmeyiz biz… Boşuna mı içeriz sanırsın anne? Neden elimize gitarı alır sahnelerden atarız kendimizi insanların ortasına? Niye sert çocuğuzdur biliyor musun? Çünkü bu dünyadaki haksızlığa, eşitsizliğe, boyunduruğa isyan etmek için dayatılan çiçekli, böcekli, bol paralı ama yalandan hayatlara karşı demir gibi sert ve dayanıklı olmak gerekir…
O sertlik yaşamak içindir. Var olduğumuz gibi kalmak için, inandığımız gibi tertemiz ölmek için… Eninde sonunda bir parça huzur bulmak için…
Çünkü huzur sana altın tepside sunulan bir palavra değildir anne. Huzur, herkesin huzurudur. Bu dünyanın huzurudur. Huzur, sen kavuştuğunda diğerlerinin halini unutabildiğin için içine dolmaz. Senin hep söylediğin gibi; komşusu açken tok uyuyan bizden de değildir anne…
Saçımızı uzatırız, sarıya da boyatırız. Dudağımıza ruj sürer, gözlerimize sürme çekeriz. Pullu, simli taytlar giyeriz. “Karı mıyız, erkek miyiz” belli değildir. Bazen en maço herif bazen en efemine delikanlı oluruz.
Biz sevişmeye inanırız anne, kadının da erkeğin de “öteki” olmasını istemeyiz. Androjenliğimiz seni beni ayıran zihniyete karşı bir duruştur. Biz söylendiği kadar çirkin değilizdir, aramızda yakışıklılar da vardır… Ayyaş değilizdir, çoğu iyi aile çocuğundan daha edepli içeriz. İyi çocuklarızdır biz.
Kötü olan nedir biliyor musun anne; bize görünüşümüzden ötürü “eşcinsel” diyenlerdir. Eşcinsellik kötü değildir anne, eşcinselleri onurlu işler yapmaktan alıkoyan, aşağılayan, yok etmek isteyen sistemdir.
Eşcinseller ya da eşcinsel olmadığını ispat etmek için önüne geleni yatağa atmak zorunda kalanlar değil…
Uyuşturucu kullananlar kötü değildir anne. Uyuşturucuyu yasaklayıp hem de satan bu sistem kötüdür. Silah tüccarlarını, uyuşturucu kaçakçılarını yaşatan bu sistemdir.
Kendini daha günahsız hissetmek için bize şeytanın çocukları diyenler, ava çıkanlardır. Bizi alıp, MTV ekranlarında kendi çıkarlarına göre yoğuran dolar sayma makineleridir asıl kötüler…
Rock’n roll birleştirir anne… Bazen barış için, bazen haksızlıklara karşı isyan etmek için, bazen eşitlik için, bazen ayrımcılık için, bazen açlık için, bazen yardım etmek için…
Rock’n roll çıkar için bir araya gelmez. Ama kimilerinin iştahını kabartır içindeki güç. Onu yönetmek isterler. Bazen kurban ederek, bazen iftira atarak, bazen döverek, bazen överek…
Yani anne anla ki bu dünyaya dair niyetimiz kötü değildir.
Kendin olmak için, özgürlük için, eşitlik için, müzik için direnmek iyi şeydir…
Ve bunların hepsi ölünce huzurla uyuyabilmek içindir.

Bu yazının okurken dinletleri: Velvet Underground, David Bowie, Lou Reed, Brian Eno, T-Rex, Slade, Sweet, New York Dolls, Roxy Music, Guns’n’Roses, Kiss, Twisted Sister, Poison, Skid Row, Adrian Smith, Alice Cooper, Whitesnake, Marilyn Manson, hatta Placebo ve  Bon Jovi…
________________________________________________________________________________

46; üçüncü yaşını, sevilen oyuncu Wilma Elles’in kapak olduğu “Glam Rock Edition”la kutluyor! Elles’in yanı sıra, Serhat Teoman, Seçkin Piriler, Jay Jay Johanson, Onur Şenay, Ezgi Bakışkan, Leyla Bilginel ve Karin Park’ın konuk olduğu “46-Glam Rock Edition” raflarda!

Önceki sürprizlerinden aldığı güçle yoluna devam eden 46’nın yeni sayısında; rock müziğin en parlak, en renkli, en umarsız dönemini ifade eden, glam kültürünün efsane isimlerine sürpriz ünlüler hayat veriyor. “46-Glam Rock Edition” kapağında glam rock ruhunu yansıtan fotoğrafıyla Wilma Elles okuyucuları karşılarken; yeni sayıda Seçkin Piriler, Guns’n Roses grubunun efsane solisti Axl Rose’u, Serhat Teoman ise glam rock müziğin duayeni David Bowie’yi canlandırdı. Onur Şenay, Ezgi Bakışkan ve Leyla Bilginel de “46-Glam Rock Edition” için çok özel karakterlere büründü. Yarım yüzyıllık tarihi ile efsane Türk rock grubu Whisky’nin de konuk olduğu “46-Glam Rock Edition”ın yabancı konukları da Jay Jay Johanson ve Karin Park. Her biri, sanatının karanlığıyla yaşayan isimleri ağırlayan “Karanlık Uğraşlar” bölümünün konuğu ise Kaan Çakır oldu.
Özgürlükle bağdaştırdığı glam dönemine hayran olduğunu anlatan Wilma Elles; “Bedenlerimizde, kalplerimizde hep müzik var. Bir ritim çalıyor kalbimiz. Denizin dalgaları, rüzgar ve yağmur… Hepsi müzik! Sanırım müziğin içinde evrendeki bütün kurallar var.” diyor ve dünyadaki filmlere, müziklere, fotoğraflara, en önemlisi düşüncelere yolculuk etmemizi sağlayan internetin, bu kuşağın en büyük şansı olduğunu vurguluyor. Kendisine büyük bir özgürlük sağladığı için oyunculuğu seçtiğini belirten Elles; aşk hakkında ise “Aşk su içmekten bile daha önemli benim için!” diyor.