21 Mart 2012 Çarşamba

Yetenek, siz kimsiniz?

"Atı alan Survivor'ı geçti, sen hala oralarda mısın" demeyin sakın. Buralardayım. Aslında tam da zamanıdır yazmanın.
Ben en başından beri bu "Yetenek Sizsiniz"i içime sindiremedim. Hoş; "O Ses Türkiye"yi hiç sindiremedim ya, o başka bir yazının konusu. Hele bir ikinci sezonunu görelim de...
Yetenek Sizsiniz'de 3. sezonu bitirdik. İlk sezon birinci olan "popping"çi elemanlar Bilal Avcı ve Uğur Karameşe'yi görünce çok hoşuma gitmişti. Ne de olsa Acun sokaktan gelen elemandır. Hani hiphop ve break dance'e de uzak biri değildir. Rap müzik sever falan. Bu kadar reyting alan programda birçok sokak dansçısı, müzisyen, enteresan işler çeviren bir dolu sanatçı kendini gösterme fırsatı bulur diye sevinmiştim.
Ama sevincim kursağımda kaldı. İkinci sezonun birincisi Sefa Doğanay oldu. Sefa bir taklitçiydi. Kulakta kötü tınlıyor ama Türkçesi bu. Taklit tek başına bir sanat mıdır, bir kariyer vaad eder mi; orası biraz şüpheli. Ama bir "yetenek" olduğu kesin. Yani adında "yetenek" geçen bir yarışma için kağıt üzerinde yanlış olmayan bir seçim. Ancak Sefa Doğanay; her ne kadar elmalar ve armutlar karşılaştırılıyor olsa da "halk oyları"yla birinci seçilmiş bir kişi. Öte yandan bu konuda bir yeteneği olmasına; eğilip bükülecek kadar da genç olmasına karşın sadece bir taklitçi olarak bile çok yetenekli diyemeyiz kendisine. Daha çok "taklitçilerin" taklitçisi gibiydi Sefa. Ata Demirer'den çok etkilenmişti. Yavuz Seçkin'den ve diğerlerinden... Sözün kısası taklidini yaptığı kişiden değil; o kişinin taklidini yapan kişiden feyiz alıyordu. Sırf bu bile benim için olumsuz puandır.
Ama sahnesi iyiydi Sefa'nın. Yazdığı metinler vaziyeti kurtarır nitelikteydi. Sempatik ve kibar bir adamdı. Halkı arkasına aldı, seyirciyi eğlendirdi; birinci oldu (Bu halkı arkasına alma meselesine daha sonra ayrıca değineceğim)...
Üçüncü sezonda yarışmacılar iyice olgunlaşmıştı artık. Reyting olsun diye birkaç şaklabana, kendini bilmeze prim verildi yine ama genel itibariyle çıta ilk iki yarışmadan çok daha yüksekti.
Ve fakat; bu sefer de Max adında şirin bir köpek ve sahibi Ali Bey birinci oldular.

 GOT TALENT'IN KÖPEKLERİ
Yetenek Sizsiniz Türkiye; "Got Talent" adlı Amerika çıkışlı ve İngiltere üzerinden devam eden en yaygın uluslararası formatlardan birinin Türkiye ayağı. Amerika ve İngiltere hariç 39 ülkede yayınlanıyor "Got Talent" değişik isimler altında. Format belli. Yetenek kategorileri aşağı yukarı belli.
Üşenmedim küçük bir araştırma yaptım; bu formatın anavatanları diyebileceğimiz Amerika ve İngiltere de dahil olmak üzere toplam 41 ülkeyi inceledim. Tüm ülkeler ve tüm sezonları gözeterek gördüm ki bizim dışımızda bir köpek ve eğitimcisinin birinci olmayı başardığı tek ülke Almanya.
Almanya'daki yarışmanın üçüncü sezonunda Yuo Antoni ve Primadonna adlı köpek şovlarıyla birinci olmayı başarmışlar.
Şimdi bu köpek ve eğitimcisi meselesine niye taktım?
Başka ülkelerde de bu kategoride yarışanlar olmuş, elenenler olmuş; sadece bize ve Almanya'ya özel bir durum değil. Fakat o ülkelerde de bu konuda tartışmalar olmuş. (Ayrıca ben Almanya'da da Antoni ve Primadonna'ya Türklerin oy verdiğinden ciddi ciddi şüphe ediyorum :))
Şimdi bu Got Talent formatı tüm dünyada aşağı yukarı aynı. Ama tabii seyircinin oy verme kriteri, jürinin yaklaşımı kültürel olarak farklılık gösteriyor.
Genelde ilgi müzisyenlerden yana... Sonra dansçılar, akrobatlar, operacılar var ilgi gören...  Yetenekli çocuklar her daim ön planda. 41 ülke; değerlendirmek için güzel bir zemin. Yine de kategorik olarak; başarılı olanlar büyük farklılık göstermiyor.

ALMANYA'DA DA TÜRKLER Mİ ?
Samimiyetle söylüyorum; Almanya gibi bir ülkede köpek ve eğitimcisinin birinci olabilmesine şaşırdım. Araştırmayı yapmadan önce neredeyse emindim bir tek bizden böyle bir birinci çıktığına (tekrar ediyorum Almanya'daki Türklerden çok şüpheleniyorum oy konusunda :))...
Bir televizyon sovudur reyting kaygılıdır, anlıyorum. Elmalarla armutları karşılaştırır; bir müzisyenle bir pantomim sanatçısını ya da bir dansçıyla  bir oyuncuyu kıyaslamak durumunda kalabiliyorsun. Hangisi daha yetenekli? Ne sebeple? Tam da bu noktada "halk oyu" devreye giriyor. Halkı en çok "eğlendiren", salonu en çok "coşturan" oyları götürüyor. Ona da eyvallah. Dedim ya bir TV işi... Gerçekten en yetenekliyi seçmelerini beklemiyorum.
Ancak şu köpek ve eğitimcisi meselesi biraz farklı.
Soruyorum: bu yarışmada birinci olan köpek Max mıdır? Eğitimcisi Ali midir? Yoksa ekip olarak mı ipi göğüslemişlerdir?
Acun Ilıcalı'ya göre "ekip" olarak... Hoş cevap ne olursa olsun bir gerçeği değiştirmiyor.

YETENEKLİ KÖPEK DİYE BİRŞEY YOKTUR!
"Yetenekli" köpek diye birşey olmaz. Bir köpek ırkı diğer bir köpek ırkına göre genetik olarak "koşullanarak öğrenmeye" daha eğilimli olabilir sadece. Hiçbir köpek "dans" etmez. Sadece müzik çalarken sahibinin verdiği komutlara koşullandırılmıştır. Hiçbir köpek iki kere hav derse "evet", üç kere derse "hayır" manasına geldiğini "düşünmez". Sadece buna bir başka şekilde koşullandırılmıştır. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Belki aynı ırk köpekler arasında da genetik mirası nedeniyle bir diğerinden daha hızlı öğrenebilen köpekler olabilir. Ama bu da bir köpeğin insanlarla karşılaştırılabilecek anlamda bir yeteneğinden söz etmemiz için yeterli değildir. Köpekler koşullu öğrenme ve ödüllendirmeyle (maalesef bir de cezalandırmayla) "eğitilebilir"; hepsi bu...
Gelelim eğitimcinin yeteneğine... Ne orada oy veren salon ne de jüri o köpek eğitimcisinin bu anlamdaki yeteneğini ölçecek yetkinliğe sahiptir. Çünkü köpek eğitimi de bir eğitim işidir. Yani köpek eğitmeni de köpek eğitmeyi öğrenir. Hiçbir köpek eğitmeni bir diğerinden daha yetenekli diye bir köpeğe fizyonomik ya da aerodinamik yapısına aykırı bir şey yaptıramaz. Sadece yaptırdığı şeyleri süsleyebilir. Tribünlere oynar. Size eskiden mahalle mahalle dolaşan ayıcıları hatırlatırım. Zavallı hayvanların nasıl "hamamdaki karılar gibi bayıldığını"...
Sözün kısası oradaki Ali arkadaşımız da yetenekli falan değildir. İyi bir köpek eğitmenidir. Hayvanları da çok sevdiğine, özellikle Max'ı; eminim.

KÖPEĞİ ISIRAN ADAMIN PEŞİNDE...
Ama bir konunun altını çizmek isterim. Bir köpek eğitimcisi ve köpeği çoğunlukla sanatsal performansların; bilemediniz fiziksel yeteneklerin yarıştığı bir platformda, insani yeteneklerin yarıştığı bir sahnede halk oyuyla birinci olmuştur. Üstelik teorik olarak yukarda saydığım sebeplerden bir köpeğin ve eğitimcisinin ayrı ayrı ya da ekip olarak "yetenekli" olduklarından söz etmemiz mümkün değildir.
Köpekleri eğitmek ayıp mı? Yanlış mı? Değil. Mesela bir K9 köpeği güvenlik kuvvetlerinin en sağlam dostudur. Koklayarak zulalanmış uyuşturucuları bulan köpek de narkotik masası şefi değildir. Sadece uyuşturucu kokusuna koşullanmıştır. Çünkü bunu bir oyun zannediyordur daha önce verilen eğitim sebebiyle... Mesela görmezlere göz olan köpekler vardır. Evdeki küçük çocuklarla mutlu mesut yaşayan evcil ve halinden memnun köpekler vardır. Madem bu dünyada birlikte yaşıyoruz birbirimize karşılıklı faydalı olalım değil mi? Biz size sevgi verelim yemek verelim, siz de bize gelişmiş duyularınızla fayda sağlayın... Amenna.

SİRK HAYVANLARINA DA ÖZGÜRLÜK!
Ancak, insanlar gülüp eğlensin diye eğitilmiş köpeklere acıyorum. Sirkteki tüm hayvanlara acıyorum. Say say bitmez... Zaten konumuz da bu değil.
Son sözüm şampiyon köpek Max'a... Güzel kuçu; biliyorum sen sahibini çok seviyorsun. Bütün derdin ona kendini daha çok sevdirmek, o nedenle didinip duruyorsun. Ne müzik, ne alkış, ne birincilik... Sahibim beni sevsin, iki tane ödül maması versin... Ne b*k yemeye ordan oraya koşturulduğunun, zıp zıp zıplatıldığının farkında değilsin. "Ulan köpek alemi göz önüne alınırsa "yetenekli" bile sayılabilirim ama ne faydası var şu insanlık alemine, yaptığım şaklabanlıkların" diye geçiriyorsan aklından çok haklısın...
Ali Abi'ne söyle daha çok yormasın seni artık. Daha faydalı işlerde kullanın ortak enerjinizi. Acun Abi'ne de bir daha söyle belki anlar; "Abi bak benimkisi yetenek değil, genlerim böyle benim; beni lütfen insanlarla yarıştırıp daha fazla mahçub etme. Sanatçılar sanatçılarla, sporcular sporcularla, köpekler köpeklerle; doğrusu bu Acun Abi..."

dipnot: Acun Ilıcalı şimdi yeni bir TV programı hazırlıklarında... Programın adı öyle olur mu bilmem ama konsepti "Yetenekler Sirki" olacakmış. Yetenek Sizsiniz'in etkileyici performansları bir araya gelerek turneye çıkacak bütün Türkiye'yi birebir eğlendireceklermiş. Biz sirk hayvanlarına özgürlük diyoruz onlar yeni sirk fikirleriyle geliyor :)) Yine de "Yetenek Sizsiniz" yerine "Yetenekler Sirki" ismi sanki niyetini daha net belli ediyor, daha samimi....

                                             Antoni ve Primadonna...