21 Şubat 2011 Pazartesi

EUROVISION’DAN SON HABERLER

2011’in ilk 10 dakikası... TRT’nin özel eğlence programında, canlı yayında sahneye bir grup davet ediliyor ve sonra merakla beklenen haberi veriyorlar: “Yüksek Sadakat, bu sene Eurovision’da!”
Alışık olduğumuz bir konu var. Kimin ismi açıklanırsa açıklansın derhal bir coşma oluyor bu memlekette. Yüksek Sadakat için de bu kural değişmedi. “Neden kadınlar gönderilmiyor bir süredir?”, “Neden hep rock’çılar gidiyor?”, “Yüksek Sadakat rock’çı değil ki zaten”, “Ama popçular yine de isyanlarda”, “Daha genç bir grup gitse olmaz mıydı?”, “TRT, son dakikada karar vermiş    ondanmış”.
Neyse ki İngilizce, Türkçe muhabbetini kısmen aştık.
Tüm bunlar olup biterken; grup, olması gerektiği gibi sessizliğini korudu. Sadece; sessiz sedasız bir basın toplantısı yaptı ve işlerine yoğunlaştı.
Bir de şöyle tuhaf bir inanış var: Eurovision’a gitmenin bir ‘rant’ı olduğu düşünülüyor. Elbette müzisyen olarak Türkiye’yi temsil etmek güzel bir kariyer hedefi. Elbette Eurovision bir Avrupa platformu. Sertab Erener’in birinciliğinden beri, o sahneye çıkıp başarılı olmak daha da önemli elbette.
Ama rant? Yani katılan tüm isimlerin, TRT’nin bu iş için ayırdığı bütçenin peşinde koştuğunu düşünmek? O bir miktar cahillik işte.
Belki bunu bir ülke tanıtımı olarak görüp büyük bütçeler ayıran bazı ülkeler için konuşuyor olsak haklı görülebilir bu görüş. Ama TRT’nin ayırdığı bütçeler belli.
Eğer Türkiye’nin hak ettiği, doğru dürüst bir iş çıkarmak istiyorsanız ortaya, ancak ucu ucuna yeter o para. En önemlisi; o dönemde kendi konseriniz, turneniz, albümünüz varsa ertelemek durumunda kalırsınız. Sağlığınızı kaybedersiniz. Üç kazanıyorsanız, o süreçte bir kazanırsınız... Ha, bir de başarılı olmama riski var. Siz Eurovision’a katılarak, aslında onu da göze alırsınız.
Yüksek Sadakat bir süredir sessiz. Acaba ne yapıyor, işler ne alemde diye merak edenler için kulağıma gelenleri anlatayım sizlere. Çünkü şarkıyı şimdiden dinlemek mümkün değil.
Grup, yarışma için hazırladığı üç şarkıyı TRT’yle paylaştı. Parçamız seçildi. İngilizce... En net tanımıyla ‘pop-rock’ diyebiliriz şarkının sound’uyla ilgili. Dinleyenleri fazlasıyla şaşırtacak. Bir yandan cayır cayır bir rock parçası; öte yandan Eurovision sahnesini zıp zıp zıplatacak bir pop şarkısı. Sahne şovu için çok değişik fikirleri var. Şarkı, bir Avrupa hiti olmaya aday.
Şarkının müzikal prodüktörüyse; Peter Gabriel, Velvet Underground, A-Ha, Genesis, Marillion, New Model Army gibi gruplarla çalışmış olan Nick Davis. Bu işi, Babajim Stüdyoları’nda Reuben de Latour’la birlikte kotardılar. Nick Davis’in Grammy adaylığı var. Ayrıca ‘5.1 Surround’ sisteminin dünyadaki en önemli uzmanlarından biri.
Çünkü Eurovision’da ülkeni temsil edeceksen; işini layıkıyla yapmak önemli.