13 Aralık 2010 Pazartesi

HIRSIZ SADECE SİZİ İSTİYOR

Bugünkü Milliyet Cadde Sokak Çocuğu yazısı...

Şimdi bir internet var; evet! Sanatçı olarak, orda olmamız lazım değil mi? Evet olmamız lazım. Açalım bir site; koyalım biyografimizi, diskografimizi, filmografimizi; ne grafisi gerekiyorsa artık… Bir, iki de artiz resmimizi koyalım. Bir basın odası açalım sitemizde. Hayranların açtığı forum sayfaları var. Oraya girip ara sıra sevenlerimizle hoş beş edelim; buluşalım…
Çok yakın bir geçmişe kadar iş böyle yürüyordu. Bir de bunun yanında mütemadiyen dönen bir “internetten indirmek hırsızlıktır” geyiği vardı.
Aslında hırsız falan yoktu ortada; mağazaya girip aldığı malın parasını nasıl ödeyeceğini bilmeyen bir müşteri vardı.
“Hırsız var!” diye bağırıyorlardı, çünkü malın parasını nasıl alacaklarını onlar da bilmiyorlardı. Yoksa insan hiç evine giren hırsıza televizyonunu satmayı düşünür mü?
Şimdi neler değişti diye soracak olursanız; hepimizin amiral gemisi olarak bildiği Facebook ve Twitter’ın da ötesinde büyük bir “paylaşım” ortamı ve o ortamda paylaşılan bir “hayat” var artık internette.
Eğer paylaştığınız kendi mütevazı hayatınızsa sorun yok. Ama ya ünlüyseniz, sanatçıysanız, popüler olmak ya da kalmak istiyorsanız?

HERKES STAR VE KİMSE DEĞİL
Öncelikle; gökyüzünde ulaşılmaz bir yerlerde parıldayan star’lar döneminin kapandığını kabul edeceksiniz.
Evinde çektiği bir video’yla, yazdığı bir yazıyla; söylediği bir şarkı, çektiği bir filmle bir liselinin sizden daha meşhur olabileceği bilgisini sindireceksiniz içinize.
Yani bu star kompleksinden sıyrılacaksınız; star falan değilsiniz artık. Internette herkes üretici ve herkes tüketici; herkes star ve kimse değil.
Aracılardan medet ummayacaksınız. Yalnızca siz ve “takipçi”leriniz var…
Ancak şunu unutmamanız gerekiyor: “Ben sevmiyorum öyle Twitter’ı, Facebook’u, bir tek e mail göndermeyi biliyorum” deme lüksünüz yok. Öyle bir lüksünüz olduğunu düşünüyorsanız emin olun yarın siz de yoksunuz.
Ey popülerlik kaygısı olan sanatçılar; 5 sene sonra radyoya, televizyona, dergiye, gazeteye “ayrıca” ihtiyacınız olmayacak. Çünkü internet; tüm bu eski medyaların yaşayabilmek için uyum sağlamak zorunda olduğu büyük bir koordinasyon merkezi bundan böyle.
Bugün internette var olmak için çırpınıyorlar ama yarın internetin küçük bir parçası olacaklar ancak.

INTERNETTE OLDUĞUN
KADAR VARSIN
Yarın sadece hayranlarınızın internet denizinin hangi kıyısında yüzdüğünü merak edeceksiniz; hangi televizyona, hangi gazeteye, hangi radyoya çıkarsanız daha ünlü olacağınızı değil…
Haberinizi de oradan vereceksiniz, magazininizi de oradan yapacaksınız; şarkınızı; filminizi, dizinizi de oradan paylaşacaksınız. Reklam verenin, sponsorun konuya uyanması biraz zaman alacak ama uyandıklarında siz hazır olmak zorundasınız.
“Ben albümümü, dizimi, sinema filmimi; promosyonumu yaptım; gerisi tevekkül” dönemi kapandı artık.
Çünkü televizyondan, gazeteden, dergiden, radyodan; yani tek merkezden çok kişiye ulaşma dönemi de kapandı. Internet; çok merkezden çok kişiye ulaşmak demek.
Diğer bir deyişle; nasıl bir ürün paylaşıyorsanız paylaşın onu başkalarının da başkalarıyla paylaşacağını unutmayacaksınız. Yaptığınız işin nasıl bir yol haritası izlediğini anlamak için de orada “bizzat” olacaksanız.
Yeni star; gökyüzünde ulaşılmaz bir yerlerde tek başına parıldamıyor.
Yeni star; doğru zamanda doğru lafı eden, gerçek olan, ulaşılabilir olan; hepsinden önemlisi “farklı” olan bir internet “profil”i artık.
Yani evinize giren o “hırsız”ın gözü radyoda, televizyonda, müzik setinde değil. Hırsız sadece sizi istiyor…