18 Mayıs 2010 Salı

Kral Gecesi

16. Kral Müzik Ödülleri Gecesi'ni de dün akşam idrak ettik. Ama hakikaten idrak ettik. Beraberimde can insan, güzel kadın, Kelebek köşe insanı Habitus Melike Karakartal bindik arabaya, doğruca Haliç Kongre Merkezi...
Doğruca diyorum ama gugıldan birtakım haritalara bakmama rağmen algılayamadığım, neresi bu kongre merkezi diye soracak bir vatan evladı bulamadığım için azıcık panik atak halinde gittiğimiz yolun; aslında doğru yol olduğunu elinde KRAL TV Ödül Töreni yazan tabelalar tutan görevlileri görünce anlayabildim.
Arabayı valebeylerden birine teslim edip içeri girmek üzere yeltendik. Yeltenirken bende başka bir panik atak baş gösterdi; kırmızı halı...
Bir şekilde oradan yürümek zorundasınız ve emin olabilirsiniz  ki en kötü şey kameraların arkasındaki kişilerin size dikkatlice bakıp sonra "mühim biri diilmiş" şeklinde bir ifadeyle bakmaktan vazgeçmeleri... Ben kameralar tarafından mühim biri olarak algılanmak falan istemiyorum zaten, ama işte tam olarak da bunu anlatmaya çalışıyorum; madem mühim biri değilim o zaman neden kırmızı halıda yürüyorum...
Neyse ki önümüzde çok sevdiğim Volkan Konak yürüyor. Bir ara neredeyse Melike'yi unutuyor ve Volkan Konak'ın arkasına saklanarak girme planları yapıyordum ki fotoğraf çektiren Ayça Tekindor engeli ile karşılaştım. Neyse, kırmızı halıyı kazasız belasız atlattıktan sonra kokteyl alanına ulaşıyoruz.
Hakkını vermek gerekir Haliç Kongre Merkezi son derece güzel bir mekan. Hele oranın daha önce Sütlüce Mezbahası olduğu düşünülünce... O bölge iyi oldu; Feshane, Miniaturk, Santral İstanbul, Dolphinarium falan...
Melike ile derhal içecek birşeyler tedarik edip sigara içilen bölüme çıkıyoruz ve başlıyorum not almaya ...

* Jehan Barbur ilk selam verdiğim kişi. Onun yanındaki kişi de Melike'nin ilkokul arkadaşıymış. Melike övünerek bütün ilkokul arkadaşlarını bir çırpıda tanıyabildiğini söylüyor. Ben, Facebook'tandır o diyorum, o kabul etmiyor.
* Melike gördüğü her enteresan insanı bana göstererek "bu kim" diye soruyor. Ben de hiç sıkılmadan "bilmiyorum, tanımıyorum" gibi sıkıcı cevaplar veriyorum.
* Derken Sıla ve menajeri Yasemin geliyor. Yasemin çok eski dostum. Meğer turne sırasında  enfeksiyon kapmış tüm ekip... "İyi görünüyorsunuz ama" diyorum Sıla'ya; Yasemin "serum süper birşey" diyor; "tabii makyaj sağolsun" diye de ekliyor. Ben aynı fikirde değilim. Özellikle Sıla'nın daha hafif bir makyajla daha daha güzel göründüğüne iyice emin oluyorum o akşam. Melike de benle aynı fikirde...
* Bir süre sonra Ali Rıza Binboğa ile sohbete dalıyoruz. Ali Rıza Ağabey'imiz benim rahmetli babamın iyi dostuydu. Ama benim onun oğlu olduğumu bilmemekteydi. Eski yıllardan koyu bir sohbet açıyor. Benim içimde durdurulamayacak şekilde "kim öğretti alfabeyi Aaaa, Beeee, Ceee" deme arzusu var. Ama tutuyorum kendimi. Sonradan sohbete katılan Cahit Berkay'la da vedalaşarak dolaşmaya devam ediyoruz.
* Kral Ödül Törenleri'nde davetliler arasında  artık neredeyse hiç sanatçı olmuyor. Bu iyi bir şey mi bilmiyorum. Genelde eline davetiye, üzerine gece kıyafeti geçirmiş bazı tanımadık simalar olarak özetleyebilirim kalabalığı.
* Gazeteci milletinden görev yapan dostlarımı saymazsak magazin ağırlıklı bir kısım medya var. O medyadan en sevdiğim iki ağabeyim Nurcan Sabur ve Ali Çınar'ı görüyorum, sohbet ediyoruz.
* Dışarda sigara içerek sohbet ederken zaman akıp gidiyor. En son Jolly Joker Balans'ın işletmecilerinden İbrahim Sayın'la sohbet ederken organizasyonun başladığını fark ederek salona geçiyoruz.
* Bizi bir yere oturtuyorlar. Sahneyi sol önden gören iyi bir yer hem de sıra başı... Hani bir panik atak daha olursa acil terk etmek için ortamı... Ama hiç sıkılmıyoruz Melike'yle... Ben sürekli bıdı bıdı dalga geçiyorum herkesle, Melike de kıkır kıkır gülüyor. Bir yandan da çarşamba günü yayınlanacak yazısı için habire not alıyor Bilekberi telefonuna... Bunları da yaz gazeteci hanımkızım...
* Gecenin 3 performansı İbrahim Tatlıses, Ajda Pekkan ve Sıla... Ekrandan iyi gözüktüğüne eminim çünkü sahne çok başarılı, keza led ekranlar, ışıklandırma da öyle... (bu arada dekorasyonu yapan manken görünümlü arkadaşım :) Nil Uzun'u tebrik etmek isterim. Yeri gelmişken benim bu organizasyona ille de katılmam konusunda ısrarcı olan bir diğer eski dostum Rekta Medya Yönetmeni Seval Atanur'a da selamlar)...
* Ekrandan iyi gözüküyor olabilir ama bu tip organizasyonların canlı yayın odaklı olmasının temel sıkıntısı performansların playback olması. Hadi İbrahim Tatlıses ve Sıla birer şarkı okudu ve orkestra yoktu zaten ama Ajda'ya ne demeli? Arkasında koskoca ENBE Orkestrası, vokallistleri falan var; Ajda dahil herkes miş gibi yapıyor. Gümbür gümbür dıptıs dıptıs... O performansın tartışmasız en güzel yanı dansçılar. Kendilerini tebrik ederim.
* Gecenin en güzel aksiyonlarından biri de Denizli'de konser vermekte olan maNga ile yapılan canlı bağlantı.
* Ben jüri üyesiydim ve bana sunulan aday adayları arasından seçim yapıp 5 adaya indirilmesi konusunda katkıda bulundum. Ancak hem kategoriler hem de adaylar konusunda ciddi sıkıntılarım var.
* Ödül alan sanatçıların bazıları geceye katılmadığı gibi; kategori adayı olan sanatçıların da büyük bölümü geceye katılmadı. Önceden haber vermelerine rağmen insanlar ödül almaya dahi gelmiyorsa bu çok kötü. Yok haber vermiyorlarsa bu ilgisizlik gene kötü.
* Geceyle ilgili en güzel şey ise akışın aksamaması ve tıkır tıkır sıkmadan akıp gitmesidir. Gecenin sonunda Melike ile arabada son dedikoduları yapıp evlere dağıldık. Lamb of God Konseri nasıldı acaba?

SONUÇLAR