7 Şubat 2009 Cumartesi

BARIŞ MANÇO VE JUSTIN TIMBERLAKE

Geçtiğimiz hafta sonu müzik kanallarını dolaşırken Dream TV’de takıldım. Üstad Barış Manço’nun 10. Ölüm Yıldönümü nedeniyle özel bir yayın yapıyorlardı. Daha sonra tüm haftasonunu Barış Manço’ya ayırdıklarını anladım. Bayağı hoşuma gitti. Bu bir risk miydi bir müzik kanalı için? Öyle ya; Barış Manço aramızdan ayrıldığında 4-5 yaşında olanlar bugün müzik televizyonlarını izlemeye başlama yaşlarına anca geldiler. Barış Manço ile ilgili hiçbir kişisel deneyimleri yok. Ne “7’den 77’ye” bilirler, ne “Adam Olacak Çocuk”u; ne “40 puanla şampiyon olmak” nasip olmuştur onlara, ne de “langırt köy sandığına” demek. Hele hele mahalle arkadaşlarıyla hep bir ağızdan “Arkadaşım Eşek”i söylemek ne kadar zevklidir; onu hiç bilmezler. Tıpkı bizim bugünün teknolojisiyle oynanan bilgisayar oyunlarını, internet gezintilerini bilmediğimiz gibi o zamanlar.
Barış Manço’nun farklı bir kumaşı vardı orası kesin. Beyefendiliği, çocuklarla arasındaki o büyülü iletişim, müzisyenliği, televizyonculuğu sadece bizim değil yedi düvelin kalbini fethetmeye yetmişti. Yazdığı onlarca güzel şarkı içinde Türk rock’ının mihenk taşlarından, belki de ilk Türkçe progresif rock denemesi olan “Dönence”, sonra bugün bile hayretler içinde dinlediğim funk-rock sound’lu “Aheste”nin özel yeri var gönlümde.



İşte tüm bunları bir arada düşününce bir müzik televizyonunun bu duyarlılığı göstermiş olmasından mutluluk duydum. Hatta bu haftasonu da Cem Karaca’nın ölümünün 5. yılı vesilesiyle özel bir yayın var Dream TV’de. Bu sabah 11.00’de başladı. Kaçırdıysanız saat 18.00’de yakalayabilirsiniz; ya da yarın aynı saatlerde. Tıpkı Barış Manço’da olduğu gibi konser görüntüleri, videolar, özel röportajlarla dolu belgesel tadında bir özel haftasonu…
Geçen hafta Dream TV’de Barış Manço Haftasonu varken MTV’de de Justin Timberlake Haftasonu vardı. O da Justin’in doğumgünü vesilesiyle yayınlandı.
Baktığınızda sanki hedef kitle açısından MTV’nin yaptığı daha doğruymuş gibi görünüyor. Ama öte yandan Dream TV’nin başka türlü bir müzik televizyonculuğu yapmaya çalıştığı, başka bir mesaj verdiği de apaçık görülüyor. Dream TV müzik belgeselciliğine, şehirli rock ve pop’a yatkın; hatta popun merkezinden uzak durmaya çalışan bir yayıncılık sürdürüyor. MTV ise kanalın dünya kriterlerini esas alarak daha çok popüler olanla ilgileniyor doğal olarak. Buna diyecek bir sözümüz yok çünkü, VH1 diye bir kanalları daha var. Bizde Barış Manço’ya Cem Karaca’ya denk gelen tüm işleri orada kotarıyor MTV. Ama VH1 Türkiye yok ne yazık ki. Dolayısıyla MTV Türkiye’nin bir ayağı mecburen eksik kalıyor.
Aslına bakarsanız Sezen Aksu, Nilüfer, Mazhar Fuat Özkan falan da göstermemesi gerekiyor MTV Türkiye’nin, o kriterleri esas alıyorsa. Ama gösteriyor. Demek ki biraz çabayla o boşluğu tamamen doldurmak da mümkün.