18 Haziran 2013 Salı

BİZİ YENDİN İSTANBUL!


Bugun Haydarpasa Gari'ndan son banliyö seferi yapilacak...
Buyuk olasilikla orayi da bir is merkezi, ticaret merkezi, otel benzeri bir sey yapmayi planliyorlar. Sorunca soylemiyorlar, artik trenler susar parayi veren dudugu calar.
Emek Sinemasi coktan alisveris merkezi'nin ust katina, miniaturk sinemasina tasindi. Besiktas İskelesi otelin özel iskelesi oldu. Kadikoy Meydani icin de tipki Taksim icin gecerli oldugu uzere bir "duzenleme" var kafalarinda... Sirkeci Gari oyle sonra...
Baktiginizda konu Gezi Parki'ndaki cevreci, cici gencler meselesine indirgenmeye calisilsa da ne parktakiler ne parkin disindan destek veren yuz binler bunu yiyor artik...
Butun mesele; sehrin varoslarina hapsedildiklerini ve 10 yildir iktidarda istedikleri gibi at kosturduklari halde magdur olduklarini iddia eden; hala kendilerine "zenci" diyerek, "anadolu insani" diyerek ağlayan, bu edebiyattan beslenen bir zihniyetin ve o zihniyetin "delikanliligiyla" kendini guclu hisseden blok oy sahiplerinin İstanbul'u "yeniden" fethetmesiyse şayet; bugun son seferini yapip yakinda bambaska birseye donusecek Haydarpasa Gari'ni kapatma karari almak bir paradoks aslinda.
Çünkü Haydarpasa Gari; Anadolu'dan gelip "Seni yenecegim İstanbul" diyen; elinde tahta bavuluyla garın merdivenlerinde durup korku, saskinlik ve umutla sehr-i İstanbul'a bakan Anadolu insanidir aslinda... Kurtalan Ekspres'tir, ekspreste kaybolan çocuğu anlatan Attila İlhan siiridir.
Ama bugun goruyoruz ki magduriyet sirasi coktan Haydarpaşa Garı'na, Emek Sinemasi'na, Besiktas İskelesi'ne, Gezi Parki'na gelmis de geciyor...
Hep bir agizdan bagiriyorlar; "Bizi yendin İstanbul!"